Neden film eleştirisi yapmalı? Bu soruya cevap vermeden önce film eleştirisinin ne anlama geldiğini saptayıp, sonra sorunun cevabına geçmenin daha iyi olacağını düşünüyorum. Çünkü film eleştirisi denilince insanların aklına gazetelerde, dergilerde, ya da internette, filmlerle ilgili yapılan yorumlar geliyor. İnsanların bu tarz tanıtım yazılarını ya da beğendim, beğenmedim türü yayınları ve artık yeni popüler mecradaki sinema kanallarındaki videoları film eleştirisi, yazanları ve yayıncıları da film eleştirmeni olarak görmesi yaygın ve yanlış bir kanıdır. Bu söylemlerin yaygın dağıtım ağlarının olması, popüler olması ve bu tarz söylemleri biraz fazla film takip edip popüler cümleleri ardarda koyup yapabilmenin kolaylığı sayesinde insanlarda böyle bir ortak düşünce ortaya çıkmıştır.

Film eleştirisi sadece filmi neden beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz konusunda başkalarını ikna etmek ya da okuyucuların belki de bilmediği bir filmi, bir yönetmeni, bir grup oyuncuyu tanıtıp, filmin akılda kalan yerlerinin özetini verip, üzerine yorum yapmak değildir. Filmleri aydınlatabilmek, onları daha iyi anlayabilmek için, filmle kültürün diğer anlamları arasında bağlantı kurmak gerekir. Psikanalitik, sosyolojik, ideolojik, tarihsel, göstergebilimsel, feminist ve benzeri yaklaşımlarla beraber filmler incelenir ve bu yaklaşımlarla yapılan eleştiriler filmlerin görünmeyen alt metinlerini, metaforlara yüklenmiş olan anlamları açıklamada yardımcı olur.

Öyle filmler var ki izlendikten sonra verdiği etkinin ötesinde, tam oturmayan noktalar, alt metinler, metaforlar barındırır. Bunlar gerçek bir film eleştirmenin kaleminden çıkan yazılarla aydınlığa kavuşur. Hatta bazı filmler çekilirken yönetmenin bile aklına gelmeyen alt anlamlar yüklenmemiş çözümlemelere bile şahit oluruz. Eleştirmenler uzmanlık alanlarına göre filmleri bu bağlamda çözümler, yaratıcının ve izleyicinin bilinç altına değinir. Örnekse bu tarz çözümlemelere Hitchcock filmlerinde rastlanır. Hitchcock, Vertigo’da kilise merdivenlerinde geçen baş dönmesi efektli sahneyi, erkeğin vajinanın uçsuz bucaksız derinliğinden ve karanlığından korkması ve bu nedenle yükseklik korkusuna kapılmasını amaçlayarak çekmemiştir. Öte yandan pek çok filmi için geçerli bu tarz çözümlemeler yönetmenin en son aklında olan şeylerdir.

Eleştirmenlerin bunu yapabilmesi için şüphesiz iyi bir arka plana, gerek ruhsal çözümleme, gerekse teknik çözümleme alanlarında iyi bir bilgi birikimine sahip olması gerekir. Çünkü sinema birçok bilim dalıyla ilişki halinde olan bir sanat dalıdır. Tüm bunları kolajlayıp, anlamlar üreterek çözümlemelere varmak hem zahmetlidir, hem de anlaşılması zor bir dil yaratır. Bu nedenle iyi bir sinema eleştirmenin yazıları seyircilerden çok, sinemayı meslek edinenleri bağlar niteliktedir. Yönetmenler, senaristler, akademisyenler ciddi eleştirilerden yola çıkarak çalışmalarını geliştirir.

Film eleştirmenin amacı filmi beğendirip beğendirmemek değil, okuyucunun filmi değerlendirmesine katkıda bulunmak olmalıdır. Yazar izleyicinin gözünden kaçmış olabilecek incelikleri, ya da karmaşık durumları açığa çıkarmayı hedeflediğinden, makalenin üzerine odaklandığı konu tanıtım yazısına oranla daha özgündür. Yani makale duruma göre filmin herhangi bir yerinde yer alan kısa bir sekans ya da belirli bir karakterle ilişkilendirilen bir kamera açısı üzerinde durabilir. Aynı zamanda makaleleri yazan yazarın kişisel bakış açılarını ve duygularını,yazıya çok indirgemesi sıkıntı yaratabilecek bir durumdur. Önemli olan eleştirmenin kişisel bakış açısını ve duygularını nerede ve nasıl dahil ettiği ve bunların ne kadar değerli olduğudur. Eleştirmenin bu beklentilerinin ve tepkilerinin filmin kültürel arka planıyla nasıl ilişkilendirildiği somut değerlendirmelerle dengelenirse daha anlamlı olur.

Tüm bunlardan sonra filmler hakkında yorum yapmanın karmaşık bir iş olduğunu söylemem gerekir. Bunun bilincinde olarak bu kişisel mecramda zaman ve fırsat buldukça sevdiğim filmlerin eleştirilerine yer vereceğim. Yorumların hiyerarşisinin olmamasından kaynaklanan durumdan ötürü de yapacağım yorumların bir bağlayıcılığının bulunmayacağını da hatırlatırım. Sevgiler.

Bu yazı ilkin 29 Aralık 2020 tarihinde, yazarın kendi blogunda yayımlanmıştır.

Featured image photo by Christian Wiediger on Unsplash